HaHagana‘ya 20 dakikalık bir tren seyahati ile vardım. Bu durakta indikten sonra Yafa sahil kentine varmak üzere Tel-Aviv Otobüs Terminaline geçtim. Burada önemli bulduğum şey ise terminale girişlerde yoğun güvenlik önlemleri alınması ve içeri girmek isteyen insanların x-ray den geçerek taşıdıkları çantaların kontrol edilmesiydi.
Uygulanan güvenlikçi politikalara İsrail Devleti’nin hangi sebeplerden ötürü bu kadar önem verdiğine bir bakalım.
Eylül 1993’te yapılan Oslo Anlaşmalarının ardından 2000 yılına kadar 300 civarı İsrailli terör olayı olarak addedilen olaylarda can verdi.
İkinci intifada olarak bilinen El-Aksa intifada esnasında Eylül 2000 ile Aralık 2005 arasında ise 1.100 İsrailli hayatını kaybetti.
Aralık 2015 ve 2016 yılı arası 203 İsrailli yaşamını yitirdi.
İsrailli Shin Bet Güvenlik Ajansı’nın yaptığı araştırmaya göre 28 kişinin ölümüyle geçen 2015 yılı, 2008’den bu yana en çok kaybın verildiği yıldı.((Terrorism Against Israel:
Comprehensive Listing of Fatalities http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Terrorism/victims.html))
Yukarıdaki veriler, İsrail Devleti’nin aldığı bu tedbirleri bizler tarafından daha anlaşılabilir kılıyor.
Kaldığımız yerden devam edelim.
Sderot Yerushalayim caddesinde iner inmez arkadaşım ile buluşup humus yiyebileceğimiz bir yer aramaya koyuldum. Humus, İsrailli insanlar tarafından yoğun şekilde tüketilen bir gıda. Nohut, tahin ve bir takım baharatların karışımından hazırlanıyor.
Karnımızı doyurduktan sonra yola koyulduk. Arkadaşım, Tel-Aviv ve Tiberias şehirlerinde yer alan ve Urban Style denilen iki adet hostelin sahibi. Özellikle Yafa Sahil kesimine yürüme mesafesinde olduğu için Tel-Aviv Yafo’da konaklamayı planladım. İkinci gün Yafa civarını gezmek için hazırlandım ve yola koyuldum.
Yafa’nın turizm açısından bir diğer önemi ise, Dünya’nın en eski liman kentlerinden biri olması. Takma ismi “Orta Doğu’nun Miamisi” olan ve uyumayan şehir olarak isimlendiren Yafa, 16.yüzyılda Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girmiştir.
18. yüzyılda korsan ve bedevi saldırganlar tarafından korunması amacıyla daha donanımlı ve güvenli bir yerleşim yeri haline getirilen Yafa, gerçek manada güzel bir sahile sahip.
Yafa Limanı’nın tarihi kısımlarını daha iyi tanıyabilmeniz için Sandemans adlı organizasyonun haftanın her günü saat 11:00 / 17:00’da düzenlediği ve iki buçuk saat süren tura katılmanızı öneririm. Bu tura katıldığımda aşağıda yer alan görülmeye değer yerleri rehber ve grup eşliğinde gezdim.
- Yafa Saat Kulesi
- Yeni Saray
- Adolf Eichmann Cezaevi
- Jaffa Ayaklanması
- İngiliz Mandası
- Andromeda’nın Kayası
- Deniz Camii
- Yafa Limanı
- Tanner Simon’un Evi
- Yafa Deniz Feneri
- Yunus ve Balina
- Jaffa’da ki Napolyon
- Arap-İbrani Tiyatrosu
- Ajami Mahallesi ve İntifada
- Burç Değirmeni
- Aslan Tapınağı
- Dilek Köprüsü
- St Peter Kilisesi
- Eski Saray
Turum, Yafa Saat Kulesinin hemen önünde başlamıştı. Adı geçen saat kulesi ise 2. Abdülhamid’in tahtta bulunuşunun 25. yılında inşa edilmiş bir yapıydı. Joseph Bey Moyal ustalığında birleşen Arap ve İbrani işçiler Yafa Saat Kulesi‘nin inşasını 1903 yılında tamamlamıştır. 2. Abdülhamid’in tahtta kaldığı süre boyunca dünya çapında önemli görülen kentlere bunun gibi 100 tane saat kulesi yapılmıştır.
Tel-Aviv Yafa’da geçirdiğim dolu bir günün ardından kaldığım yere geldim. Ertesi gün olduğunda arkadaşım, Ürdün Nehri’nin beslediği Taberiye Gölü civarında ki hosteline beni davet etti. Eşyaları paketleyip ortalama iki saatlik bir yola koyulduk. Yazının kalan kısmını daha sonra paylaşmak ümidiyle…
İlk Yorumu Siz Yapın